4 Kasım 2010 Perşembe

Sevgilinin vefası var mı?

Halepte derisi yüzülerek öldürtülen ünlu sufi Nesimi "Gerçek hadis imiş bu ki sevgilinin vefası yoh" der.Büyük söz.Çok büyük söz!..

Burada geçen "hadis" kelimesinin lügattaki anlamı "doğru,gerçek" demektir.Bu doğruluk sebebiyle Hz.Peygamber Muhammed Mustafa'nın ümmetine bir tavır biçen söz ve hareketlerine hadis denmiştir.Yani hadis kişideki insaniyeti ortaya çıkarmak,o cevheri görünür kılmak bakımından doğruluk ve hakikatin aynası kabul edilir."Hub" kelimesi edebiyat ve tasavvuf terminolojisinde "iyiliğe sahip olan güzel(sevgiliyi)" karşılar.Buna göre dizeyi günümüz diline şöyle çevirebiliriz:"Hubun (iyi ve güzel sevgilinin) vefası yoktur.İşte size en gerçek(yani dünya yaratıldığından bu yana değişmeyen her daim doğruluğu ispat edilebilen) haber."Şair burda sanki iyi ile vefalılığı birbiriyle çelişiyormuş gibi gösteriyorsada gerçek öyle değildir.Çünkü vefalı olmak iyilerin karıdır.Kaldıki vefa kelimesinin sufi yansımalarına baktığımızda şaiirin burada bir çelişkiden ziyade seven ile sevilen arasındaki bir ilişkinin gereğine vurgu yaptığını görüyoruz.Vefa,her ne kadar sözlükte "bağlılık,sadakat" demek isede sufiliğie göre "Ruhu gaflet uykusundan uyandırarak hakikatli Sevgili'ye yönlendirmek; zihni dünya dağdası ile meşgul etmemek" şeklinde tanımlanır.Çünkü ancak Ruh gafletten uyanır,akılda dünya ilgisinden ayrılırsa gönül Sevgili'ye yönelir,herşey Sevgili'ye göre düzenlenmeye hayat Sevgili merkezli yaşanmaya başlar.

Bu bakımdan Vefa,ruhun dürüstlük içinde bulunması,ezelde verilen söze sadakatle bağlı kalmak,"Ben sizin Rabb'iniz değilmiyim?" sorusuna karşı " Evet" dediğimizi hiç unutmamak demektir.Verdiği sözde durmayan insana vefalı denemeyeceğine göre Sevgili karşısında sözünü tutmayan bi aşıka hiç denemez.O halde "vefa" seven için yaratılmış bir kavramdır.Ahde vefa,misaka bağlılık elbette sevenin boynuna borçtur.Bunun mefhum-ı muhalifinden anlaşılan odur ki iyi ve güzel olan sevgilinin vefa gibi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.Yani sevgiliden,aşıklarına iyilikte bulunmak,yardım etmek,hallerini denetlemek gibi tavırlar beklenemeyeceği gibi hatta onlara gülümsemek,yüzlerine bir kerecik olsun bakmak gibi hallerde asla beklenemez.Çünkü sevgili nazda,seven niyazda daim olmalıdır.Bunun içindirki sevgilinin ayrılık,hicran,hasret gibi cefaları aşıklar için birer vefa sayılmalıdır.Çünkü sevgili,sevenini muhatap alıp cefa ettiğine göre ona bir kimlik vermiş,onu aşıkları arasında saymış demektir.Gerisi aşıkın kendini aşk yolunda ne kadar yetiştirebileceği,ne derece kemal kesp edeceği,bu ayrılık ve elemler ile ne kadar pişebileceğiyle alakalı bir yolculukran ibarettir.Yani sevgili aşıkına hasret çektirerek gerçekte onun hamlıktan kurtulmasına,kemale ermesine zemin hazırlamaktadır.Aşık bunun farkında olmazda ayrılıktan hicrandan şikayete başlarsa hamlık galebe çalmış demektirki sufiler arasında böylelerinin aşka yeteneği yok sayılır.Çünkü sevgilinin aşıkını muhattap almasından daha büyük vefa olabilirmi? Öte yandan her sevgili aynı değildir ve sevgilinin vefadar olanı elbette tercih edilir.

Arada sıradada olsa aşkına Merhaba diyen,bir göz ucuylada olsa ona bakıvererek gnlünü şad eden bir sevgili hakikat adına vefa gösteren himmet,lütuf ve kerem sahibi yüce bir sevgili demektir.Bir sultanın,kullarına arada sırada yüzünü göstermesi gibi.O kullarki her biri sultana yakın olmak,ona karşı vefalarını göstermek için yarış halindedirler.Nitekim mutlak Sevgili olan Allah Teala,Kur'anı-ı Kerim'de "Bana verdiğiniz ahde vefa edinki size verdiğim ahde vefa edeyim(Bakara,40)" buyurur.Bu durumda aşıka düşen şey,tıpkı Fuzuli gibi düşünüp" Yar kılmazsa bana cevr ü cefadan gayrı/Ben ona eylemezem sevgi vefadan gayrı" demekten gayrı ne olabilirki?!..

Madem ki insanın Kalü-Bela'da verdiği söz aşıkı Sevgili'ye,kuluda Sultana bağlayan bir misaktır,o halde aşıklık ile kulluk aynı kategoride değerlendirilmek gerekir.Bu durumda aşıkını Sevgili'sine verdiği söz ile kulun Rabb'e verdiği söz arasında fark yoktur.İkiside ahittir ve ikisindede ahde vefa gerekir.Yalnızca vefanın yolları farklıdır.Mesela avam için vefanın adı "ibadet"tir.Aydınlar için vefadan kasıt "ubudiyet"(hakiki kulluk aşırı bağlılık) olmuştur.Havas içinse vefanın adı (Sevgili için kendinden vazgeçmek)olmuştur.Bu kelimelerin hepsi abd(kul) kelimesinden türemiştir.Bu da bize hangi derecede olursa olsun,kulluğun(Aşıklık)vefadan ibaret olduğunu anlatır.

Vefa gösterilecek Sevgili ister Mutlak güzel olan Allah,ister onun güzelliğinden zerre miktarını ödünç taşıdığı için güzelleşen beşer olsun,fark etmez ahde vefa esastır!   

İskender Pala
17 ekim 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder